Küresel Riskler Raporu

Küresel Riskler Raporu

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Riskler Raporu, iş dünyası için önemli bir kaynak olarak kabul edilen, geniş ölçüde tanınan ve saygı duyulan bir yayındır. Rapor yıllık olarak Davos’taki zirve öncesinde yayımlanır ve dünyanın dört bir yanından uzmanlarla karar vericiler arasında yapılan bir ankete dayanır. Her yıl küresel istikrar ve büyüme üzerinde etkisi olması muhtemel başlıca ekonomik, çevresel ve jeopolitik risklere genel bir bakış sağlar. İş dünyası açısından, potansiyel risk ve fırsatları belirleme, yatırımlar ve operasyonlar hakkında stratejik kararlar alma konusunda işletmelere yardımcı olduğu için değerli bir araç olarak kabul edilir.

Küresel Riskler Raporu, hem kısa vadeli (önümüzdeki iki yıl) hem de uzun vadeli (önümüzdeki 10 yıl) riskler dahil olmak üzere mevcut küresel risk ortamının kapsamlı bir analizini sunar. Finansal kriz, siber saldırılar gibi ekonomik riskler, jeopolitik gerilimler ve terörizm gibi siyasi riskler dahil olmak üzere çok çeşitli konuları kapsar. Ayrıca, doğal afetler ve iklim krizi gibi çevresel risklerin yanı sıra eşitsizlik ve toplumsal kutuplaşma gibi sosyal riskleri de ele alır. Rapor, işletmelerin risklerin olası sonuçlarını daha iyi anlamalarına ve bunları nasıl azaltacakları konusunda daha bilinçli kararlar almalarına yardımcı olabilecek, risklerin olasılığı ve potansiyel etkisi hakkında ayrıntılı bilgiler sağlar.

Birbirini Etkileyebilen Çoklu Risklere Dikkat

Raporun temel özelliklerinden biri, farklı riskler arasındaki bağlantıları ve bunların birbirlerini nasıl güçlendirebileceklerini belirleme yeteneğidir. Bu, işletmeler için özellikle önemlidir çünkü bir alandaki riskin diğer alanlardaki riskleri nasıl etkileyebileceğini anlamalarına yardımcı olur; daha bilinçli kararlar almalarına olanak tanır. Örneğin, bir bölgedeki doğal afet, tedarik zincirlerini ve küresel ticareti bozabilir; bu da dünyanın bambaşka bir noktasında ekonomik istikrarsızlığa yol açabilir. Rapor, bu ara bağlantıların ayrıntılı bir analizini sunarak işletmelerin art arda gelen potansiyel riskleri belirlemesine ve potansiyel riskleri hafifletmek için adımlar atmasına yardımcı olabilir.

Rapor ayrıca, küresel risklerin yönetiminden doğabilecek potansiyel fırsatlara ilişkin içgörüler de sunar. Örneğin, işletmelerin yenilenebilir enerjiye ve enerji verimli teknolojilere yatırım yaparak düşük karbon ekonomisine geçişten yararlanma potansiyeline dikkat çeker. Ayrıca işletmeler, hükümetler ve sivil toplum kuruluşları dahil olmak üzere farklı paydaşlar arasındaki işbirliğini ve işbirliğinin önemini vurgular. Küresel riskleri ele almak için kolektif bir çabaya ihtiyaç duyulduğunu ve işletmelerin bu riskleri ele almada önemli bir rol oynayabileceğini öne sürer. İşletmeleri küresel riskleri ele almak ve daha sürdürülebilir bir gelecek yaratmak amacıyla birlikte ve diğer paydaşlarla da bir arada çalışmaya teşvik eder. Bu, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmak veya daha dayanıklı topluluklar oluşturmak gibi küresel risklere karşı dayanıklılık artırmaya yardımcı olabilecek altyapıya ve hizmetlere yatırım yapmak için işletmeler ve hükümetler arasındaki ortaklıkları içerebilir.

İş dünyasının küresel risklerine ilişkin değerli bir bakış açısı sağlayan rapor, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu temel sorunlar hakkında kamuoyunu ve politika yapıcıları bilgilendirmeye yardımcı olur. Küresel istikrar ve büyüme üzerinde etkisi olması muhtemel risklerin ve fırsatların ayrıntılı bir analizini sağlar. Böylelikle politika oluşturma konusunda bilgi sağlamaya, riskleri azaltmaya ve fırsatlardan yararlanmaya yardımcı olabilecek düzenlemelerin ve yasaların geliştirilmesine rehberlik edebilir.

Doğa ve Sürdürülebilirlikle İlgili Riskler

2023 Küresel Riskler Raporu’nda kısa vadeli risklerin en önemlisi olarak hayat pahalılığından doğan sorunlar görülüyor. Aşırı hava olayları ve Rusya-Ukrayna ile Çin-Tayvan krizi gibi sorunların artıracağı ekonomik çatışmalar en önemli diğer riskleri oluşturuyor.

Ancak orta-uzun vadeli risklere baktığımızda iklim krizinin önlenememesi, iklim krizine uyum sağlanamaması ve aşırı hava olaylarından kaynaklanan felaketlerin en üstte yer aldığını görüyoruz. Hatta önemli oranda iklim krizinin oluşturması beklenen kitlesel göçleri de hesaba katacak olursak biyoçeşitlilik kaybı ve doğal kaynakların azalması ilk altı riskin tümünün doğa ve sürdürülebilirlikle ilgili olduğunu bizlere gösteriyor.

Orta-uzun vadeli risklerin en önemlilerinin iklim, çevre ve doğal kaynak odaklı görülmesi iş dünyası açısından ciddi biçimde ele alınması gereken bir konu. Bugün, özellikle ülkemizde öne çıkan sorunların küresel iş dünyası açısından fazla önemli olmadığının algılanması da gelecek açısından oldukça önemli. Finansman konusunda sorulan soruların ciddi bir bölümü iklim krizine neden olma ve bu krizden etkilenme ekseninde. Benzer şekilde küresel ihracat yapmak isteyen firmaların da bu konulara önem vermesinin yakın gelecekteki başarılarının anahtarı olabileceğini görmek zor değil. Ayrıca bu raporun ilk yayımlandığı 2007 yılında en baştaki risklerin içinde çevresel hiçbir unsurun bulunmamasına karşın son yıllarda başlıca riskleri iklim ve çevre sorunlarının oluşturmasının da dikkate değer olduğunu düşünüyorum. İklim krizi ve çevre sorunları devletlerin gündeminde çok yüksek sırada olmasa da iş dünyası açısından bakıldığında bunların oluşturduğu tehditlerin ciddiyeti artık anlaşılmış durumda. Elbette ciddiyetin anlaşılması bu konudakararlı adımlar atılacağı anlamını taşımıyor. Raporun temelini oluşturan sorulara ülkemizde verilen cevaplara baktığımızda ise ilk üç sırayı enflasyon, işsizlik ve devletler arası çatışmaların oluşturduğunu görüyoruz ki bu da en azından ülkemizde, küresel sorunlara ve gidişata bakışın güncel olaylar tarafından bastırıldığını ortaya koyuyor. AB Yeşil Mutabakatı gibi geçmişi 30 yıl önceye dayanan konular bile ülkemizde ancak yumurta kapıya geldiğinde önem sırasında yükselebiliyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Riskler Raporu, küresel risk ortamının kapsamlı bir analizini sağladığı ve işletmelerin potansiyel riskleri/fırsatları belirlemesine yardımcı olduğu için iş dünyası açısından önemli bir kaynak. Ancak raporun verdiği sinyalleri doğru okumak ve hızla harekete geçmek hepimiz için bir gereklilik çünkü artık bu raporlar çevreyi ön planda tutan aktivistlerle aynı dilden konuşuyor. Verdikleri mesaj basit: “Günlük olaylara bu kadar takılmayın, doğayı ve doğanın kaynaklarını korumazsanız düzgün bir geleceğe ulaşamazsınız!

Bu yazı ilk olarak EKOIQ’da yayınlanmıştır.

Yazar Hakkında /

levent@brikasurdurulebilirlik.com

Levent Kurnaz, Avusturya Lisesi’ni 1984’te, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü 1988’de, Fizik Bölümü’nü 1990 yılında bitirirken Elektrik ve Elektronik alanında yüksek mühendis derecesi de almıştır. ABD, Pittsburgh Üniversitesi Fizik Bölümü’nden 1991 yılında yüksek lisans, 1994 yılında ise doktora derecesiyle mezun olmuştur. 1997 yılına kadar New Orleans’daki Tulane Üniversitesi Kimya Bölümü’nde doktora sonrası çalışmalarını tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönerek Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev almıştır. Çalışmalarını halen Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde sürdürmekte olan Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın biri yurtdışında yayınlanan iki kitabı, otuzun üzerinde bilimsel makalesi bulunmaktadır. Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Merkezi Müdürlüğü yapmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne bağlı olarak Genel Sekreter’in Sürdürülebilirlik Danışmanı Jeffrey Sachs tarafından oluşturulan Sürdürülebilirlik Çözümleri Ağı’nın Türkiye eş-başkanlığı görevinde de bulunan Levent Kurnaz halen Boğaziçi Üniversitesi’nde iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik ile ilgili lisans ve lisansüstü dersler vermektedir.

Sürdürülebilirlik yolculuğunuzda sizlere destek olmak için varız
X