Paris Anlaşması hedeflerinin tutturulabilmesine endüstri-öncesi tanımının etkisi

Paris Anlaşması hedeflerinin tutturulabilmesine endüstri-öncesi tanımının etkisi

Aralık 2015’de kabul edilen Paris Anlaşması küresel ısınmanın 2100 yılına kadar 2 dereceyle sınırlanmasını ve mümkün olduğunca 1.5 derece sınırında tutulmasına çalışılmasını öngörüyordu. Burada önemli olan sorulardan bir tanesi “hangi zamana göre 2 derece (veya 1.5 derece)?” sorusudur. Anlaşma metninde başlangıç noktasına “endüstri öncesi dönem” denmiştir. Ancak endüstri öncesi dönem tanımının önü açık bırakıldığından bu tanım anlaşmazlık yaratabilmektedir.

ABD’nin önde gelen iklim bilimcilerinden Michael Mann’in Nature Climate Change’de yayınlanan son araştırması bu konuya açıklık getirmeye çalışıyor. Gelecekte neler olacağını öngörebilmek için gelecekte atmosferde ne kadar sera gazı olacağını bilmemiz gerekiyor. Bu bilgiye sahip olmadığımızdan tahmin yapmak zorundayız. Bu tahminlerin en kötüsü bu konuda çaba göstermeyeceğimiz düşüncesine dayanıyor (jargonda RCP 8.5 deniyor). Normal bir çaba gösterdiğimiz senaryoya RCP 4.5, elimizden gelen her şeyi yaptığımız senaryoya da RCP 2.6 adını veriyoruz.

Eğer endüstri öncesi dönem olarak 1850-1900 arasını kabul edecek olursak, RCP 8.5 senaryosuna göre %85 ihtimalle 2050 yılında 2 derecelik bir ısınmayı geçmiş olacağız. Bu senaryoda ısınma 2100 yılında 3.9 dereceyi rahatlıkla bulmuş olacak. RCP 4.5 senaryosuna göre 2100 yılında sıcaklık artışı 2.3 dereceyi bulacak. Elimizden gelenin en iyisini yaptığımızı kabul eden RCP 2.6 senaryosuna göre ise ısınmayı 2 derece ile sınırlama ihtimalimiz %75. Bu senaryoya göre ısınmayı 1.5 derecenin altında tutmak için %40 şansımız var. Yani sadece göstermelik çabalar dünyanın 2 dereceden fazla ısınmasını engelleyemeyecek, bu ise dünyanın çoğu bölgesi için önemli felaketlerin görüleceği anlamına geliyor. Bizi kurtarabilecek tek şey ise küresel ısınmayı engelleyebilmek için elimizden gelenin en iyisini yapmak.

Ancak tüm bunlar ısınmanın 1850’de başladığını kabul etmemize dayanıyor. Gerçekte endüstriyel anlamda 1700’lerin başından itibaren İngiltere’de kömür çıkartılıp yakıldığını biliyoruz. Bu nedenle eğer başlangıç noktasını 1850 yerine 1750 olarak alacak olursa yapılan çalışma bize 1750-1850 arasında da 0.2 derecelik bir sıcaklık artışı olmuş olduğunu gösteriyor.

Küresel ısınmanın 1750 yılında başladığını kabul ederek yukarıdaki hesabı baştan yapacak olursak 1.5 derece altında kalmak için %40 olduğunu düşündüğümüz şansımız %18’e iniyor. Sadece 2 derece ısınma ihtimalimiz ise %70’e düşüyor. RCP 4.5 senaryosuna göre ise 2048 yılında 2 derecelik sıcaklık artışını görüyor olabiliriz.

Bu sayıları 2 derece ısınmayı aşmadan ne kadar daha karbondioksit salabileceğimize, yani karbondioksit bütçemize tercüme edecek olursak şu sonuçla karşılaşıyoruz: Eğer başlangıç noktamızı 1850 yılı olarak alacak olursak 2 derece ısınmanın altında kalabilmek için en fazla 870 milyar ton karbondioksit daha salabiliriz. Unutmayın, bundan fazla salmak insanlığı ciddi anlamda büyük sorunlarla karşı karşıya bırakacağından bunu en yüksek limit olarak görüp daha da altında kalmaya çalışmak gereklidir. Ancak eğer endüstri devriminin gerçek başı olan 1750 yılını başlangıç olarak kabul edecek olursak elimizdeki karbondioksit bütçesi sadece 430 milyar tona düşüyor. Senede ortalama 42 milyar ton karbondioksit saldığımıza göre bu en geç on yıl içerisinde kömür, petrol ve doğal gaz yakmayı durdurmamız anlamına geliyor.

Makalenin tamamı:

Importance of the pre-industrial baseline for likelihood of exceeding Paris goals
Andrew P. Schurer, Michael E. Mann, Ed Hawkins, Simon F. B. Tett and Gabriele C. Hegerl
Nature Climate Change – DOI: 10.1038/NCLIMATE3345

Yazar Hakkında /

levent@brikasurdurulebilirlik.com

Levent Kurnaz, Avusturya Lisesi’ni 1984’te, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü 1988’de, Fizik Bölümü’nü 1990 yılında bitirirken Elektrik ve Elektronik alanında yüksek mühendis derecesi de almıştır. ABD, Pittsburgh Üniversitesi Fizik Bölümü’nden 1991 yılında yüksek lisans, 1994 yılında ise doktora derecesiyle mezun olmuştur. 1997 yılına kadar New Orleans’daki Tulane Üniversitesi Kimya Bölümü’nde doktora sonrası çalışmalarını tamamladıktan sonra Türkiye’ye dönerek Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev almıştır. Çalışmalarını halen Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nde sürdürmekte olan Prof. Dr. Levent Kurnaz’ın biri yurtdışında yayınlanan iki kitabı, otuzun üzerinde bilimsel makalesi bulunmaktadır. Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Merkezi Müdürlüğü yapmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne bağlı olarak Genel Sekreter’in Sürdürülebilirlik Danışmanı Jeffrey Sachs tarafından oluşturulan Sürdürülebilirlik Çözümleri Ağı’nın Türkiye eş-başkanlığı görevinde de bulunan Levent Kurnaz halen Boğaziçi Üniversitesi’nde iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik ile ilgili lisans ve lisansüstü dersler vermektedir.

Sürdürülebilirlik yolculuğunuzda sizlere destek olmak için varız
X