Resmin Büyüklüğünün Farkında Olan/Olmayan Kurumlar

Resmin Büyüklüğünün Farkında Olan/Olmayan Kurumlar

Yüzyılın dönüşümü dediğimiz, kurumları bambaşka bir düzlemde iş yapmaya yönlendiren bir olgunun içerisindeyiz. Kimi kurum resmin büyüklüğünün farkında, kimileri henüz yeni yol almaya başlıyor. Tahminimiz, şu an bildiğimiz kurumsalların %80’inin 2040 itibarıyla en iyi ihtimalle şu anki faaliyetlerinden çok farklı bir noktada olacağı, en kötü ihtimalle ise “sürdürememiş” olacağı. Yani konu yalnızca resmi anlamakla değil, dönüşümü başarabilmek ile ilgili. Kurumun uzun dönemde güvence altında olması kuşkusuz yönetim kurullarının en temel misyonu, ESG’nin G’si yani “Çevresel Sosyal ve Kurumsal Yönetişim”in Yönetişimi. Kısa dönemli kâr maksimizasyonunun açık bir hedef olduğu yapılarda, ESG ile uzun döneme odaklanmak ne derece uygulanan bir durum?

ÇELİŞKİ NEREDE?

2020 yılında denetim, danışmanlık ve vergi hizmetleri alanında hizmet veren PwC’nin, 700 halka açık şirketin direktörleri ile yaptığı araştırmanın sonuçları ilginç: %56’sı sürdürülebilirliğin kendi yönetim kurullarında “çok” konuşulduğunu söylüyor. Öte yanda %50’si ESG’nin şirket performansına etkisini anlamadığını söylüyor. Etkiyi anlamamış olsa da %67’si iklim krizinin şirket stratejisinin parçası olması gerektiğini düşünüyor.

Bu önemli bir çelişki. Sürdürülebilirlik ve iklim krizinin şirket finansalları üzerindeki etkisi anlaşılamıyor. Bunun da ötesinde katılımcıların %75’inin 1 milyar dolar cirosu olan şirketlerden olduğu düşünülürse, bu da bize toplamdaki ekonomik etki üzerinde de bize bir şeyler söylüyor. Çözüm önerilerine gelmeden bu katılımcıların kim olduğunu not etmekte de fayda var. %76’sı erkek, %24’ü kadın olan grubun %61’i beş yıldan daha uzun süredir aynı görevde. Özetle ESG çerçevesi üzerinden şirketin uzun dönemli sürdürülebilirliğine odaklanmak yönetim kurulları seviyesinde eksik duruyor.

AMAÇ VE SÜRDÜRÜLEBILIRLIK ARASINDAKI İLİŞKİ NEDİR?

Kurumsal amaç şirketin uzun dönemde sürdürülebilir olmasına hizmet etmek etrafında olmalı. Bu durum kısa dönemde kârsız olmak anlamına gelmez, aksine insanlara ve gezegene çözüm sunarken kârlı olamayanların, kurumsal amaçlarında başarılı olmaları zor. Aynı şekilde, kârlılıklarında başarılı olup çevrenin ve toplumların faydası için çalışmayanlar da kurumsal amaçlarına ulaşamaz.

Örnekler üzerinden konuşalım: Dünyanın en büyük petrol şirketlerinden olan Exxon Mobil, petrol fiyatlarının artması ile de paralel olarak son yıllarda önemli kârlılık artışları gösterdi. Buna karşın şirket değeri 2007’de 527 milyar dolar iken 2020’de 139 milyar dolara düşmüş; S&P kredi notunu son beş yıl içerisinde iki kez düşürmüş. Yani şirket amacı olan “Dünyanın önde gelen petrol ve kimyasal üretim şirketi olmayı taahhüt etmek yüksek etik standartlara bağlı kalarak sürekli olarak üstün finansal ve operasyonel sonuçlar elde etmesi” yatırımcı gözünde yeterli değer getirmemiş. ESG ile ilişkilendirilemeyen amaç değer yaratma konusunda kısa kalmış.

Öte yanda ise “Mümkün olduğunca çok insana yiyecek üzerinden sağlık götürmek” amacıyla çalışan Danone, operasyonel kârlılıkta geri kalmış ve rakipleri Unilever ve Nestle’ye oranla şirket değeri yerinde saymış.

Gelinen noktada kurumsal amaç ile sürdürülebilirlik ne kadar iç içe olur ise kısa dönemli kâr maksimizasyonu da mümkün oluyor. Bu yönetim kurulları için önemli bir mesaj. 

ESG’Yİ ŞİRKET STRATEJİSİNE ENTEGRE ETMENİN FAYDASI NEDİR?

E&Y’nin Şubat 2022’de açıkladığı anket, ESG faydasının hangi başlıklar altında aranması gerektiğini güzel bir şekilde özetliyor: 

Sürdürülebilir ürün ve pazarlarla yeni gelir alanları yaratmak ve bu konuya duyarlı müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak (Özellikle Y ve Z jenerasyonunda tüketim alışkanlıklarının değiştiğini; bu kitlelerin daha sürdürülebilir ürünlere daha fazla fiyat ödemeye eğilimli olduklarını biliyoruz),

  • Risklere karşı daha dirençli olmak, 
  • Marka itibarı ve değerinde rakiplere göre ayrışmak,
  • Çevreye ve toplumsal konulara duyarlı çalışanları şirkete çekmek, tutmak ve onlarla etkileşimini artırmak ,
  • Kanuni veya sektörel uyumlulukları sağlayabilmek,
  • ESG odaklı yatırımcıları çekebilmek. 

Aynı çalışmada, uzun dönemli hedeflere yeterince odaklanılamamasın önündeki nedenler de sorgulanmış ve nedenler şöyle sıralanmış:

  • YK’nın ESG faktörleri ve uzun dönemli değerlere destek vermemesi,
  • Uzun dönemli değerlere (insan sermayesi gibi) yönelik süreç ve metriklerin olmaması,
  • YK seviyesinde çeşitliliğin olmaması; YK becerilerindeki eksiklik, 
  • Silo tabanlı, esnek olmayan kurum yapıları, 
  • CEO ve CxO’ların ödeneklerinin kısa dönemli performansa bağlı olması, 
  • İş stratejisi ve büyüme hedeflerinin uyumsuzluğu, 
  • Sınırlı kısa dönem likiditesi, 
  • Kültür ve davranışların uyuşmazlığı. 

Burada çıkan konular da bize yönetim kurulu seviyesinde ESG faydasının yeterince anlaşılmadığını ve yönetilmesi konusunda yeterli beceriler ve yöntemler bulunmadığını gösteriyor.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Yönetim kurumları seviyesinde şirketin hem uzun dönemli sürdürülebilirliği hem de kısa dönem kârlılığını gözetmek için ESG faydasının anlaşılması önemli. Bu konuda önerebileceğimiz yöntemler (sınırlı kalmamak şartıyla) şunlar olabilir: 

  1. ESG bakış açısını kurumsal amaç ile uyumlandırın. Kurumsal amacınızın, itibarınızın, nasıl bilindiğinizin artık şirketinizin piyasa değerlemesi üzerinde açıkladığınız finansal gelir ve kârınızdan daha önemli olduğunu unutmayın. 
  2. Hem yönetim kurulu hem de icra seviyesinde ESG becerilerini geliştirin. Sürdürülebilirlik felsefesini benimseyerek akımlar ve gelişmelerden haberdar olmak gerekli. Uzmanlık düzeyini yönetim kurulu seviyesinde sağlayamıyorsanız dışarıdan destek alın. 
  3. Yönetim kurulu yapısındaki çeşitliliği artırın. Eril ve dişil enerjinin dengeli bir şekilde varlık göstermesi, her ırk ve yaşın temsilinin bulunması, kurumun sürdürülebilirlik zorluklarını daha iyi anlamasını sağlayacak ve dönüşümünü kolaylaştıracaktır. 
  4. Yönetim kurullarına gençleri davet edin. Bu dönüşümde gençlerin enerji ve motivasyonuna ihtiyaç duyacaksınız.
  5. Sistematik olun. İyi bir yönetişim, sürdürülebilirlik gündeminin uzun dönemli bir plan çerçevesinde yürütülmesini gerektirir. Bu dönemde gelişmeler sistematik bir şekilde takip edilmeli, raporlanmalı ve gerektiğinde güncellenmelidir. 

Özetle, kurumların uzun dönemdeki sürdürülebilirliğini gözetmek yönetim kurumlarının doğrudan sorumluluğundadır. Bu kısa dönemdeki finansal beklentilerin yapılamayacağı anlamına gelmez, tam tersi araştırmalar her iki konu için de ulaşan şirketlerin “en değerli” olduğunu gösteriyor. Yönetim kurullarına düşen, sürdürülebilirlik felsefesini şirketin amacı içerisine koymak ve buradan tüm dönüşümü gözetmek olarak karşımıza çıkıyor.

Bu yazı ilk olarak EKOIQ Mayıs-Haziran sayısında yayınlanmıştır.

Yazar Hakkında /

gulin@brikasurdurulebilirlik.com

Gülin Yücel Amerikan Robert Lisesi’ni 1988’de, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü 1992 senesinde bitirdikten sonra, 1993-1994 İngiltere Londra’daki CASS, City Üniversitesi’nden M.B.A. derecesi almıştır. İş hayatına IBM şirketinde başlamış ve yaklaşık 20 sene çalışmıştır. Perakende, sigorta, üretim, otomotiv, enerji, bankacılık olmak üzere farklı sektörlerde uzmanlık geliştirmiş, iş danışmanlığı, e-iş, CRM, ERP ve diğer büyük ölçekli hizmet projesinde çalışmıştır. IBM Küresel Hizmetler Şirketi’nin yapılandırılmasında yönetici olarak rol almıştır. Son olarak da IBM’de, 3000’in üzerinde kurumsal müşteriye hizmet veren dijital satış kanalını yönetmiştir. Sonrasında Pronet Şirketi’nde Genel Müdür olarak geçiş yapmış; 1500 üzeri çalışanı ve 150,000 üzeri müşterisi ile elektronik güvenlik alanında hizmet veren kurumun uzun vadeye yayılan değişim planını da yönetmiştir. Çalışma hayatına parallel olarak sivil toplum gönüllüğü yapan Gülin Yücel, KAGİDER (Kadın Girişimciler Derneği) bünyesinde Özyeğin Üniversitesi ile yürütülen Goldman Sachs ‘10bin Kadın’ Projesi, IFC ile başlatılan ‘Geleceğin Kadın Liderleri’ Projesi, ABD Dış İlişkiler Bakanlığı ile yapılan ‘Geleceğe Yatırım Yapın’ Projesi ve Dünya Bankası ile yapılan ‘Fırsat Eşitliği’ Projesi’ne katkı vermiştir. Ötesinde, 2015 senesinde Türkiye’de gerçekleşen C20 ve W20 toplantılarına katılmıştır. Gülin Yücel, International Society of Sustainability Professionals (ISSP) Organizasyonun çalışmalarını tamamlamıştır ve sürdürülebilirlik profesyoneli sertifikası sahibidir. 2014 senesinden bu yana sürdürülebilirlik danışmanlığı yapmakta; bu konunun gelişmesi için yazar, konuşmacı olarak farklı platformlarda destek vermektedir. Gülin Yücel, Sustineo Istanbul ve Sustineo SDG Platformlarını oluşturmanın yanı sıra, Brika Yapı A.Ş.’nin Ortağı; Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü yüksek lisans programlarında okutman ve Boğaziçi Üniversitesi’nde ziyaretçi okutman ; Keiretsu Forum’da melek yatırımcıdır.

Sürdürülebilirlik yolculuğunuzda sizlere destek olmak için varız
X