Koronavirüsün nedeni iklim krizi olabilir mi?

Koronavirüsün nedeni iklim krizi olabilir mi?

Tüm dünyanın gündemi koronavirüs (Covid-19) ile mücadeleye odaklanmışken yaşadığımız gezegenin ve toplumun sürdürülebilir geleceği için neye ihtiyacı olduğuna tekrar bakmakta fayda var. Aslında sadece büyüme odaklı ekonomik ve finansal sistemlerin dayattığı yaşam tarzının başta iklim olmak üzere ekosistem üzerindeki olumsuz etkilerini yaşıyoruz.

Bu dönemin gerçek ihtiyacı Pelin Yenigün Dilek’in Longview Turkey’da yazdığı gibi, “Günü kurtarmaya yönelik anlayış ve politikalar yerine her alanda entegre politikalar uygulayan, uzmanlığa dayalı, bağımsız kurumlara ihtiyaç var.” Bu noktada tüm dünyayı etkileyen pandemiyi iklim krizi, küresel sağlık tehditleri, düşük gelirli çalışan gruplarına olan etkisi kapsamında gözden geçirmekte fayda var.

SİSTEMLERİN ÇÖKTÜĞÜNÜ GÖRÜYORUZ

Yaklaşık 20 senedir iklim krizinin farklı hastalıklara ve pandemilere yol açacağını söyleyen birçok çalışma var. En eskilere gidersek 2003 senesinde Pentagon iklim değişikliği ile birlikte artacak açlık, hastalıklar ve diğer hava sebepli tehditler ile ülkelerin mücadele kapasitesinin aşılacağını açıklamıştı. Bugün ülkeler artan korona salgınına karşı sağlık sistemlerinin ne şekilde yeterli olacağını hesaplamaya çalışıyor veya sistem çöküşünü yaşıyor.

2014 senesinde ABD Savunma Bakanlığı’nın yayınladığı İklim Değişikliğine Uyum Raporu’nda ise iklim değişikliğinin riskler açısından bir çarpan etkisi oluşturduğu oluşan yeni pandemileri izleyebilen kapasite ve alt yapılara sahip devletlerin ancak insan hayatını koruyabileceklerini söylerken, esas gücün bu hastalıklar ile baş etmek olduğuna dikkat çekmişti. En basit şekli ile ocak ayının başından beri haberdar olduğumuz bu süreçte birçok devletin bu sistemleri henüz oluşturamamış olduklarını endişe verici bir şekilde gözlemliyoruz.

Maalesef yaşadığımız Covid – 19 salgını ne ilk ne de son olacak. 2017 senesinde Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus başta Zika ve Ebola olmak üzere bazı ölümcül salgınların önümüzdeki yıllarda özellikle sıcak mevsimlerde sivrisinek, fare ve bitler ile yayılarak dünyaya önemli tehdit oluşturacağını belirtmişti. Nitekim gelinen noktada ölüm riski kısmen az olsa bile koronavirüsün dünya çapında bir anda patladığını ve toplum sağlığını nasıl tehdit ettiğini yaşıyoruz.

Ancak sürdürülebilir kalkınma yolunda bu ne ilk sağlık tehdidi, ne de sonuncusu olacak. Dünya Sağlık Örgütü’nün çalışmalarına göre 2030-2040 arasında senede 250,000 yeni ölüm olacak. Bu rakam elimizdeki pandemi rakamları ile karşılaştırıldığında çok endişe verici bir tablo.

DÜŞÜK GELİRLİ ÇALIŞANLARI VURACAK

McKinsey’e göre bu bir daralma değil yavaşlama. Herkes için eşit etkisi olmamakla birlikte;

  • Küçük ve orta ölçekli şirketleri daha çok etkileyecek
  • Gelişmiş ekonomileri gelişmekte olanlara göre daha fazla yaralayacak
  • Hizmet sektörlerini, başta havacılık ve turizm olmak üzere, en fazla etkileyecek (havacılık sektöründe birleşmeleri hızlandırabilir)
  • Azalan tüketici talebi özellikle küçük kar marjları ile çalışan işletmeleri tehdit edecek

Bu koşulların iş gücü pazarına etkisi çok sert olacaktır. Özellikle düşük gelirli grupların yüksek olduğu ülkelerde azaltılmış çalışma saatleri ve işten çıkarmalar halkın krizi evinde hissetmesine yol açacaktır. Ayrıca sağlık açısından en düşük gelirli kesimin çoğunun insanlarla fiziksel teması zorunlu olan mavi yakalı grubunda olması riski bu kesim için daha çok artırıyor.

Bu bizlere sağlam bir ekonomik sistemin tüm çalışanları kapsamasını kriz dönemlerinde düzenli gelir ve sağlık güvencesi sağlamasının önemini gösteriyor. (Coronavirus makes it impossible to ignore the economic insecurity built into our labor market’, Martha Ross and Nicole BatemanFriday, Brookings Institute, 20 Mart 2020)

Çin Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi, hava kirliğinin (NO2) düştüğünü, Carbon Brief ise CO2 emisyonlarının %25 düştüğünü duyurmuştu. ESA (European Space Agency) NO2 seviyesinin özellikle büyük bir kriz yaşayan İtalya’da düştüğünü belirtti. ABD’de de benzer şekilde hava kirliliği seviyeleri düştü. BBC’ye göre, New York’da trafiğin %35 azalması ile birlikte, karbon monoksit seviyesi de yarı yarıya azalmış durumda. Ölçümlerle birlikte ekonomik ve sosyal aktivitenin azalmasına bağlı olarak iklim üzerinde olumlu gelişmeler duymaya devam edeceğiz.

GEZEGENİN AYARLARI NEREDE ?

Koronavirüs ile insan sağlığı belki de dünya tarihinin en kapsamlı tehdidini yaşamaktadır. İçinde yaşadığımız ekonomik sistem bu krizin sınırlar ötesine yayılmasına sebep olmuştur. İnsan sağlığı ve can güvenliği tehdidi ile birlikte toplumların yaşama alanları kısıtlanmış huzursuzluk seviyesi artmıştır. Yine bu ekonomik sistem istihdam ve düzenli gelir sağlama konularında etkisiz kalmış, düşük gelirli insanların sağlık sorunları ile birlikte yaşamlarını devam ettirecek kaynaklarına önemli tehdit oluşturmuştur.

Yaşadığımız koronavirüs salgını iklim krizi ile anlatmaya çalıştığımız risklerin kısa sürede tüm dünyayı etkileyebileceğini göstermiştir. Çıkarmamız gereken ders, gezegeni ve toplumları içine alan sosyal ve çevresel politikaları merkezine alan eşit ve yaygın refah sağlayacak ekonomik sistemlere ve yaşam biçimlerine bir an evvel geçmek zorunluluğumuzdur.

Yazar Hakkında /

gulin@brikasurdurulebilirlik.com

Gülin Yücel Amerikan Robert Lisesi’ni 1988’de, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü 1992 senesinde bitirdikten sonra, 1993-1994 İngiltere Londra’daki CASS, City Üniversitesi’nden M.B.A. derecesi almıştır. İş hayatına IBM şirketinde başlamış ve yaklaşık 20 sene çalışmıştır. Perakende, sigorta, üretim, otomotiv, enerji, bankacılık olmak üzere farklı sektörlerde uzmanlık geliştirmiş, iş danışmanlığı, e-iş, CRM, ERP ve diğer büyük ölçekli hizmet projesinde çalışmıştır. IBM Küresel Hizmetler Şirketi’nin yapılandırılmasında yönetici olarak rol almıştır. Son olarak da IBM’de, 3000’in üzerinde kurumsal müşteriye hizmet veren dijital satış kanalını yönetmiştir. Sonrasında Pronet Şirketi’nde Genel Müdür olarak geçiş yapmış; 1500 üzeri çalışanı ve 150,000 üzeri müşterisi ile elektronik güvenlik alanında hizmet veren kurumun uzun vadeye yayılan değişim planını da yönetmiştir. Çalışma hayatına parallel olarak sivil toplum gönüllüğü yapan Gülin Yücel, KAGİDER (Kadın Girişimciler Derneği) bünyesinde Özyeğin Üniversitesi ile yürütülen Goldman Sachs ‘10bin Kadın’ Projesi, IFC ile başlatılan ‘Geleceğin Kadın Liderleri’ Projesi, ABD Dış İlişkiler Bakanlığı ile yapılan ‘Geleceğe Yatırım Yapın’ Projesi ve Dünya Bankası ile yapılan ‘Fırsat Eşitliği’ Projesi’ne katkı vermiştir. Ötesinde, 2015 senesinde Türkiye’de gerçekleşen C20 ve W20 toplantılarına katılmıştır. Gülin Yücel, International Society of Sustainability Professionals (ISSP) Organizasyonun çalışmalarını tamamlamıştır ve sürdürülebilirlik profesyoneli sertifikası sahibidir. 2014 senesinden bu yana sürdürülebilirlik danışmanlığı yapmakta; bu konunun gelişmesi için yazar, konuşmacı olarak farklı platformlarda destek vermektedir. Gülin Yücel, Sustineo Istanbul ve Sustineo SDG Platformlarını oluşturmanın yanı sıra, Brika Yapı A.Ş.’nin Ortağı; Koç Üniversitesi İşletme Enstitüsü yüksek lisans programlarında okutman ve Boğaziçi Üniversitesi’nde ziyaretçi okutman ; Keiretsu Forum’da melek yatırımcıdır.

Sürdürülebilirlik yolculuğunuzda sizlere destek olmak için varız
X